Başarır: Orada sadece sesimle varım
Hayatının her dönemini kitaplarla iç içe geçiren Çevirmen, Seslendirme Sanatçısı ve Yayıncı Deniz Yüce Başarır, ‘Ben Okurum’ isimli podcast serisinde kitap severler ile buluşuyor. Teknolojinin egemenliğini koruduğu dünyada, yeni bir medya mecrası olan podcast’e geçiş ve bu mecranın kitlesi hakkında değerlendirmelerini paylaşan Başarır, ‘Ben Okurum’ serisinin ortaya nasıl çıktığını da anlattı.
Öncelikle kitapların hayatındaki rolünü paylaşan Deniz Yüce Başarır, “Ben çok okuyan bir ailenin çocuğuydum. Babam, müthiş bir kütüphanesi olan, hemen hemen her çıkan yayını takip eden, eve 7-8 gazete alan biriydi. Dolayısıyla kütüphaneler içinde büyüdüm. Kitapla ilişkim hemen çok sıcak bir şekilde kuruldu. Okuma yazma bilmezken, annem her akşam bana kitap okurdu. O dönemde bir romanı ‘arkası yarın’ şeklinde okuyarak bitirdik. Bu şekilde büyüyünce ister istemez kitapla ilişkim çok sıcak oldu. Gazetelerden verilen kitapların hepsi alınırdı. Hep okudukça daha çok okumaya açlık duydum. Lise ve üniversite çağlarında okumaların seyri değişti. Üniversiteden sonra önce televizyon girdi, CNNTürk’te Kitapça isimli program yaptım. Sonra yayıncılık hayatıma girdi ve kitaplarla ilişkim kopmaz bir şekilde yıllardır sürüyor” diye anlattı.
“Podcast, bazı yapay mecburiyetleri kaldırıyor”
2020 Şubat ayında başladığı podcast programı ile kitapların dünyasını okuyuculara bir kez daha açan Başarır, henüz ülkede yeni bir kavram olarak ortaya çıkan podcast’i kendi cümleleriyle yorumladı. “Podcast, aslında radyo programı gibi ama öyle bir radyo programı ki her yerden her zaman dinleme şansına sahipsiniz” diyen Başarır, “Bence en avantajlı yanı bu. İster yürüyüş yaparken dinleyin, isterseniz gece 3’te kalkıp dinleyin, isterseniz işten eve dönerken dinleyin… Bu yönüyle çok avantajlı bir medya şekli. Sadece sese dayalı olması, aradaki bazı yapay mecburiyetleri kaldırıyor. Ben orada sadece sesimle varım, konuğum orada sadece sesiyle var. Sadece söylediklerimizle varız. Dolayısıyla bence bir samimiyet doğuyor” dedi.
Başarır, podcast ile çok büyük ve farklı kitlelere ulaşabildiğini ve bundan dolayı çok sevdiğini söyleyerek, “Çok güzel geri dönüş alabiliyorsunuz, çok güzel bir ilgi var. Şu da var ki; o kayıtlar hep orada duruyor. Biri sizi 40’ncı bölümde tanıyor ve sonra 1’nci bölüme dönerek dinlemeye başlıyor. Küçük küçük biriken bir kitle oluyor. Bu açıdan da çok avantajlı.
“Hem seslendirmeyi hem okumayı seviyorum”
Deniz Yüce Başarır, kendisinin de podcast ile geç tanıştığını söyleyerek, ‘Ben Okurum’ podcast’inin hikayesini şu şekilde anlattı: “2019’da çalıştığım son yayınevinden ayrıldım. O dönem Storytel sponsorluğunda Can Kozanoğlu ve Mirgün Cabas’ın sunduğu İlk Sayfası podcast yapılıyordu. Hatta eşim Başar ile birlikte konuk olmuştuk. sonra sevgili Nilay Örnek’in Nasıl Olunur? podcast’i başladı. Bu şekilde podcast ile tanışmış oldum. Eski mesleğim seslendirme olduğu için Storytel’e de bizim yayınevinin kitaplarını okuyordum. Storytel’in Türkiye Müdürü Berk ile podcast konusunda neler yapsak diye konuşmaya başladık ve bu format aklıma geldi çünkü hem seslendirme yapmayı seviyorum, hem okumayı seviyorum, hem insanlarla sohbet etmeyi seviyorum. Geniş bir kitle var ahbap olduğum ve hepsini bir araya getiren bir şey olsun diye düşünürken ortaya böyle bir program çıktı.”
“Sevdiğim kitaplar, sevdiğini bildiğim insanlarla…”
‘Ben Okurum’ podcast’inde konuşulacak olan kitapları ve misafirlerini neye göre seçtiğini paylaşan Başarır, “Kendi sevdiğim kitaplar ve bu kitapları sevdiğini bildiğim dostlar diye yola çıktım. Sevmediğim hiçbir kitabı şimdiye kadar yapmadım. Hala aynı şekilde devam ediyorum. Fakat şu şekilde olabiliyor; kitaplarla ilişkisini bildiğim bir arkadaşıma ‘hadi gel seninle podcast yapalım diyorum. Ama bazen o kişiye de sorabiliyorum. Araya klasikler de giriyor, bu yıl çıkmış ve beni etkilemiş bir kitap da konu olabiliyor. Küçük bir tüyo vereyim; Kafka’yı Altan Öktem’in çok sevdiğini biliyordum, onunla yapacağım. Mandarinler kitabını Filiz Aygündüz’ün çok sevdiğini bildiğim için onunla yaptım gibi… Hedef şu; sevdiğim kitaplar, sevdiğini bildiğim insanlarla yapmak hedef aslında” diye belirtti.
“Yaşı da büyüyor, kitlesi de genişliyor”
” ‘Ben Okurum’ podcast’ini 30-35 dakikalık bölümler olarak planlamıştım. Sonra gördüm ki, insanlar en az 1 saat istiyorlar ve zaten konu da bitmiyor” diyen Başarır, “Konuştukça konu açılıyor. Süresi uzayınca benim çalışmalarım da uzadı. Böylece benim insanlara anlatacağım şeylerin de genişlediğini ve büyüdüğünü görüyorum. Yaşı da büyüyor, kitlesi de genişliyor ve biraz da derinleşiyor. Her zaman eğlenceli olmasına da dikkat etmeye çalışıyorum çünkü sohbetin de bir şamatası olursa, dinleyen için daha çekici olurmuş gibi de geliyor” şeklinde konuştu.
“Yürüyüş yaparken kitap dinleme imkanı sağlıyor”
Sesli kitap uygulamalarının yavaş yavaş arttığı günümüzde, bu uygulamalar hakkında düşüncelerini paylaşan Başarır, “Asla sesli kitabın, basılı kitabın yerine geçtiğini düşünmüyorum. O sadece bir seçenek. Kitabı elimde tutarak okumayı seviyorum ama araba kullanırken, yürüyüş yaparken de kitap dinleme imkanı sağlıyor. Çalışırken e-kitabı da aynı şekilde kullanıyordum. Dijital olarak okumak o dönemde işimi daha kolaylaştırıyordu. Ama keyif için okuduğumda basılı kitapları tercih ediyorum” dedi.